top of page

YALÇINKAYA DAVASININ TUTUKLULUKLARA VE İHRAÇLARA ETKİSİ

Güncelleme tarihi: 23 Eyl 2023

Gülen Hareketi'ni yakından ilgilendiren Yüksel YALÇINKAYA v. Türkiye (B. No.: 15669/20) davasında Büyük Daire'nin verdiği karar 26/09/2023 günü açıklanacak. Söz konusu davanın niteliği, çıkacak olası karar ile bu kararın etkileri ile ilgili tarafıma çokça sorular sorulmakta. Ben de mevcut tüm soru işaretlerini ortadan kaldıracak şekilde beş yazılık bir yazı serisi hazırladım.


Aşağıda ele aldığım tüm konu başlıklarını bulabilirsiniz. Tüm sorulara cevap vermeye çalıştım yine de soru sormak isteyen olursa tarafıma sorularını rahat bir şekilde yöneltebilir.


(Aşağıdaki konuları ele aldığım 1. yazıma ulaşmak için tıklayınız)

I. AİHM’İN BU DAVAYA VERDİĞİ ÖNEM

II. BU DAVANIN GÜLEN HAREKETİNE İLİKİN ŞU ANA KADAR GÖRÜLEN DAVALARDAN FARKI


(Aşağıdaki konuları ele aldığım 2. yazıma ulaşmak için tıklayınız)



(Aşağıdaki konuyu ele aldığım 3. yazıma ulaşmak için tıklayınız)


( Bu yazımda ele aldığım konular aşağıdadır. Herhangi bir başlığa doğrudan gitmek için ilgili başlığın üzerine tıklayınız)



(5. Yazı)

YALÇINKAYA KARARI SONRASI KİMLER HANGİ BAŞVURULARI YAPMALI

I. TUTUKLULAR

II. HÜKÜMLÜLER

A. AİHM’E BAŞVURAMAYAN, BAŞVURU SÜRESİNİ KAÇIRANLAR YA DA BAŞVURUSU REDDEDİLENLER

B. AİHM ÖNÜNDE BAŞVURUSU DERDEST OLANLAR

D. YALÇINKAYA DAVASININ TUTUKLULAR BAKIMINDAN SALIVERİLMEYE ETKİSİ


Tutuklama, bir koruma tedbiri olup ceza muhakemesi sırasında delillerin muhafazasının, sanığın kaçmasının önlenmesi ve böylece muhakeme sonunda verilebilecek cezanın infazı için uygulanmaktadır. Tutuklama ihtiyari olup aslolan tutuksuz yargılamadır. Hatta koşulları oluşsa bile makamlar tutuklama kararı vermek zorunda değildir.


Mahkûmiyet için suçun fail tarafından işlendiğine dair bir kesinliğe ulaşılması gerekirken şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için ise kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller ve tutuklama nedeninin mevcudiyeti aranmaktadır. Bu nedenle eşik tutuklama için daha aşağı seviyededir.


Şu ana kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yalnızca ByLock kullanımı ve Gülen Hareketi’nin hiyerarşisinde yer aldığına, ya da dini sohbetlere katıldığı yönündeki tanık ifadelerine dayanılarak tutulmanın Özgürlük ve Güvenlik Hakkı’nı ihlal ettiğine hükmetmiştir. Ancak buna rağmen Hükümet bu iddialara dayalı tutuklamalara devam etmektedir.


Her ne kadar Yalçınkaya davasının esasen Özgürlük ve Güvenlik Hakkı ile bir ilgisi olmasa da AİHM’in Sözleşme'nin Kanunsuz ceza olmaz başlıklı 7. maddesi kapsamında başvurucuya atfedilen iddiaların gerçekleştiğinin iddia edildiği zamanda GÜLEN HAREKETİ’NİN BİR YARGI KARARI İLE TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK NİTELENDİRİLMEDİĞİ ve 2008 yılında Fethullah Gülen’in beraat kararının Yargıtay tarafından onanmasının başvurucu açısından TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİNİN MANEVİ UNSURUNU ETKİLEDİĞİ GERÇEĞİNİ’ ele alması, özellikle bu iki noktanın başvurucunun kendisinden ziyade ayrıca genele de sirayet edebilecek nitelikte tespitler içermesi, aleyhine bu durumun aksinin gösterilemediği tutukluların ‘bilmedikleri bir silahlı örgütüne üye olmaktan dolayı tutuklanıp tutuklanmamaları’ sorununu gündeme getirecektir.


Yalçınkaya kararında 7. madde kapsamında çıkacak olası bir ihlal kararı doğrudan tutukluların salıverilmesi sonucunu doğurmayacaktır. Yine de tutukluların yukarıda bahsettiğim sorunu kendi mahkemeleri önünde dile getirip salıverilme talebinde bulunmalarında fayda vardır.


E. YALÇINKAYA DAVASININ KAMU GÖREVİNDEN ÇIKARILMALARA ETKİSİ


Bir ceza davasına dayalı mahkumiyet ile ilgili olan Yalçınkaya davasının bir kamu görevlisinin Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılması ile doğrudan bir ilgisi bulunmasa da bu kapsamdaki davalar ile aynı kişi hakkındaki ceza davası neredeyse iç içe geçmiştir. Bu nedenle bu hususu da ele almakta fayda vardır.


Öncelikle, KHK ile görevlerinden çıkarılan kimselerin kamu görevinden çıkarılma gerekçesi ‘iltisak yahut irtibat’ gibi hukuki bir yönü bulunmayan, çok soyut ve genel bir ifade ile gerekçelendirildiği ve özellikle kişilere atfedilen herhangi bir gerekçe bulunmadığı için Yalçınkaya kararında varılacak herhangi bir tespite gerek kalmaksızın bu şekilde liste halinde görevden çıkarmalar başlı başına hukuka aykırıdır.


Buna rağmen, idari davalarda şikâyet konusu işlem tesis edildiği anda yani kişi KHK ile kamu görevinden çıkarıldığı anda dosyada mevcut olmayan iddialara yer verilmektedir. Bu durum da yine başlı başına hukuka aykırıdır.


Her ne kadar biz ‘iltisak yahut irtibat’ın hukuki bir yönünün bulunmadığını belirtsek de; idare mahkemeleri, ‘FETÖ/PDY ile irtibatlı ve/veya iltisaklı kamu görevlilerinin anayasal yükümlülüklerini ihlal etikleri ve söz konusu örgütle bağlantılı kişilerin kamu kurumları bünyesinde görevlerine devam etmelerinin devletin güvenliği açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu’ iddia ederek kamu görevinden çıkarılanların açtıkları davaları reddetmektedir. Yalçınkaya davasında çıkabilecek olası bir ihlal kararını idare mahkemelerinin uygulamasına uyarlayacak olursak;


a. (Madde 5) Özgürlük ve güvenlik hakkı

Yüksel Yalçınkaya’nın şikâyeti mahkûmiyet kararına ilişkin olduğu için bu madde kapsamında bir ihlal çıkacağını düşünmüyorum. Ayrıca bu madde kapsamında çıkacak bir ihlal kararının kamu görevinden çıkarılmaya karşı açılan idari davalara bir etkisi olmayacaktır.


b. (Madde 6) Adil yargılanma hakkı
i) ByLock

Aşağıdaki herhangi bir konuda AİHM tarafından tespite varılması yerel mahkemeler tarafından da ByLock uygulamasına ait verilerin hukuka aykırı bir şekilde elde edildiğinin ve de işlendiğinin kabulünü gerektirecektir. Böylelikle hukuka aykırı bir şekilde elde edilen ve de işlenen ByLock uygulamasına ait verilerin yerel mahkemeler tarafından delil olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu husus idare mahkemeleri önünde dile getirilmelidir.

  • ByLock ile ilgili verilerin usule aykırı olarak ele geçirilmesi, nasıl ele geçirildiğinin bilinmemesi,

  • Başvurucunun iletişim kayıtlarının (HTS ve CGNAT) usule aykırı olarak muhafaza edilmesi,

  • Başvurucuya ByLock ile ilgili verilerin bir suretinin verilmemesi nedeniyle Silahların Eşitliği ilkesinin ihlal edilmesi,

  • ByLock’a ait ham verilerin mahkemeler tarafından incelemeye tabi tutulmaması,

  • ByLock verilerinin güvenilirliği,

  • MİT’in ByLock’a ait verileri nasıl işlediğinin bilinmemesi,

c. (Madde 7) Kanunsuz ceza olmaz

Kamu görevinden çıkarılma Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. maddesi anlamında bir ceza olarak kabul edilmediği için bu madde kapsamında çıkacak bir ihlal kararının kamu görevinden çıkarılmaya karşı açılan idari davalara bir etkisi olmayacaktır.


d. (Madde 8) Özel ve aile hayatına saygı hakkı
i) Başvurucunun İletişim Kayıtlarının Usulsüz Bir Şekilde Muhafaza Edilmesi

ByLock kullanıcılarının, internet üzerinden ByLock sunucularına ulaşmaları ve bu yolla haberleşmeleri, (internete) erişim sağlayıcılar aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu kapsamda, yerel mahkemelerin talebi üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)’ndan şüpheli/sanıkların internet trafik bilgilerini gösteren HIS/CGNAT ve HTS raporu talep edilmektedir. Ancak bu kayıtlar usule aykırı bir şekilde gereğinden uzun bir süre muhafaza edilmiştir ve bu verilere dayanılarak şüpheli/sanıkların ByLock kullanıcısı olduğu kanaatine varılmıştır.


AİHM’in ‘yerel mahkemeler tarafından Yalçınkaya’nın ByLock kullandığını göstermek için öne sürülen verilerin usule aykırı bir şekilde muhafaza edildiğine’ karar vermesi halinde idare mahkemelerinin de bu tespite göre hareket etmesi gerekecektir. Böylelikle hukuka aykırı varılan tespitin yerel mahkemeler tarafından delil olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu husus idare mahkemeleri önünde dile getirilmelidir.


e. (Madde 9) Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü

Bu madde kapsamında Türk Hükümeti’ne herhangi bir soru yöneltilmediği gibi bu madde Büyük Daire önündeki duruşmada gündeme gelmemiştir.


f. (Madde 10) İfade özgürlüğü-{genel}

Bu madde kapsamında Türk Hükümeti’ne herhangi bir soru yöneltilmediği gibi bu madde Büyük Daire önündeki duruşmada gündeme gelmemiştir.


g. (Madde 11) Toplantı ve dernek kurma özgürlüğü
i) Dernek ve Sendika

Yalçınkaya’nın Anayasa ve Sözleşme kapsamındaki bir hakkın kullanımı olarak kabul edilebilecek şekilde herhangi bir derneğe ya da sendikaya üye olmasının devlet tarafından bir yaptırıma tabi tutulmasının AİHM tarafından toplantı ve dernek kurma özgürlüğü’nün ihlal edilmesi olarak değerlendirilmesi durumunda idare mahkemelerinin de bu tespite göre hareket etmesi gerekecektir. Bu husus idare mahkemeleri önünde dile getirilmelidir.


h. (P1-1) Mülkiyet Hakkı
i) Bank Asya

Yalçınkaya’nın Anayasa ve Sözleşme kapsamındaki bir hakkın kullanımı olarak kabul edilebilecek şekilde Bank Asya’ya para yatırmasının devlet tarafından bir yaptırıma tabi tutulmasının AİHM tarafından Mülkiyet Hakkı’nın ihlal edilmesi olarak değerlendirilmesi durumunda idare mahkemelerinin de bu tespite göre hareket etmesi gerekecektir. Bu husus idare mahkemeleri önünde dile getirilmelidir.


(24.09.2023 tarihli 5. yazımda aşağıdaki konuları ele alacağım.)


YALÇINKAYA KARARI SONRASI KİMLER HANGİ BAŞVURULARI YAPMALI

I. TUTUKLULAR

II. HÜKÜMLÜLER

A. AİHM’E BAŞVURAMAYAN, BAŞVURU SÜRESİNİ KAÇIRANLAR YA DA BAŞVURUSU REDDEDİLENLER

B. AİHM ÖNÜNDE BAŞVURUSU DERDEST OLANLAR


3 Comments


alfred
alfred
Sep 25, 2023

Kapsamlı ve güzel değerlendirmeniz için teşekkürler. Bir iki küçük nokta dışında size katılıyorum. Fakat ''7. madde kapsamında verilebilecek bir ihlal kararının, kamu görevlerinden çıkarılmaya bir etkisinin olmayacağı'' mealindeki değerlendirmenize katılmıyorum. Zira sizin de dediğiniz gibi cezalandırma ve meslekten çıkarma içiçe geçmiş ve aynı gerekçelere dayanmıştır. Her ne kadar işten çıkarmalarda disiplin hukuku prosedürü işletilmese de (hatta HSK gibi idareler bu prosedürü işlettiklerini ileri sürüyor) netice olarak ancak disiplin cezası şeklinde verilebilecek olan, hukuksuz meslekten ihraç kararları verdiler. Bunlar disiplin hukukunun kapsamına girdiği için ve de disiplin hukukunda genel olarak ceza hukuku prosedürü uygulandığı için (bu prosedür işletilmese dahi) 7. maddeden verilebilecek bir ihlal kararı, meslekten çıkarmalar için de evleviyetle ve en başta ileri sürülebilecektir. Kısacası, "Kanunsuz suç ve cezanın olmayacağı…

Like

sicimyasir
Sep 22, 2023

Ellerinize emeğinize sağlık teşekkür ederim bilgilendirme

Like
Kadir Öztürk
Kadir Öztürk
Sep 22, 2023
Replying to

Çok teşekkür ederim

Like

Kadir Öztürk

+90 545 154 8040

Yeşilova Mah. Yeşilova Sok. No:33/1

Çarşamba / Samsun

TÜRKİYE

Adsız_tasarım__1___1_-removebg-preview.png
KÜÇÜK_LOGO-removebg-preview.png

 

Uluslararası alanda tecrübeli bir insan hakları hukukçusu olan Kadir Öztürk, baroya kayıtlı bir avukat değildir.

©2023 Kadir Öztürk

bottom of page