15 Temmuz 2016 tarihi sonrası #FETÖ/PDY üyeliği iddiasıyla tutuklananların cezaevi koşulları ile ilgili #AİHM önünde bireysel başvuru yapan toplamda 57 başvurucunun kabul edilemez bulunmayan şikayetleri 6 Nisan 2021 tarihinde #Hükümet’e bildirilmişti (#Mahkeme’nin bu konuda Hükümet’e yönelttiği soruların, başvurucuların listesinin ve başvurucuların Hükümet’e iletilen şikayetlerinin Türkçe çevirisini aşağıda bulabilirsiniz).
Başvurucuların şikayetleri genel olarak aşağıdaki başlıkları içeren tutukluluk koşullarına ilişkindir:
· aynı toplu odaya yerleştirilen hükümlü ya da tutukluların sayısı dikkate alındığında kişisel yaşam alanını yetersiz olması,
yetersiz hijyen koşulları,
yetersiz havalandırma,
dönüşümlü olarak yerde şiltede yatma,
yetersiz sıcak su,
sınırlı tuvalet sayısı,
haftada üç kez sınırlı çöp toplama,
cezaevinin ailesinin ikamet ettiği yerden uzak olması,
Bu şikayetler kapsamında Hükümet’in sunduğu gözlemler Mahkemece tarafımıza iletilmiş ve cevap olarak da süresi içerisinde geçen sene kendi gözlemlerimizi Mahkeme’ye sunmuştuk. Ancak Mahkeme, gönderdiği 5 Aralık 2022 tarihli yazısı ile, taraflara ‘İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)’nda yer alan tazminat davasının başvurucuların tutukluluk koşullarının ihlaline dayanan talepleri için etkili bir çözüm yolu teşkil edip etmediğini’ sormuştur. (#Mahkeme’nin 5 Aralık 2022 tarihli yazısının Türkçe çevirisini aşağıda bulabilirsiniz).
Hükümet, cezaevlerinin bu eylemlerine karşı başvurucuların İYUK md. 13 kapsamında tam yargı davası açarak tazminat talebinde bulunmaları gerektiğini, bu nedenle de İnfaz Hakimliği’ne sonrasında da Ağır Ceza Mahkemesine şikâyette bulunan başvurucuların iç hukuk yollarını usulüne uygun bir şekilde tüketmediğini belirterek başvurucuların şikayetlerinin reddedilmesini talep etmiştir. İYUK madde 13 aşağıdaki gibidir:
‘Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması: Madde 13 – 1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.’
Biz de Hükümet’in bu itirazına karşı cevap olarak 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun 5. Maddesi çerçevesinde başvurucuların şikayetlerinin başvurucuların ceza infaz kurumunda barındırılmasına kapsamında olup bu şikayetleri incelemenin aşağıdaki hüküm kapsamında infaz hakiminin görevi olduğunu ve bu şikayetlerin idari yargıda değil adli yargıda (İnfaz Hakimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi) görülmesi gerektiğini dolaysıyla da başvurucuların iç hukuk yollarını usulüne uygun olarak tükettiğini belirttik. Yine aynı argümanlarımızı Mahkeme’ye sunacağız.
4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun ‘İnfaz hâkimliklerinin görevleri’ başlıklı 4. Maddesi aşağıdaki gibidir:
‘İnfaz hâkimliklerinin görevleri’
Madde 4 – İnfaz hâkimliklerinin görevleri şunlardır: 1. Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.’
Bu dava kapsamında başvurusu olanların 19 Ocak 2023 tarihine kadar Mahkeme’nin yazısını cevaplamaları gerekmektedir. Bunun aksi bir durumda Mahkeme -gerçeği yansıtmasa dahi- Hükümet’in gözlemlerini dikkate alabilir ve başvurucunun ya da avukatınız davayı artık takip etmediği sonucuna vararak davayı kayıttan düşürebilir.
Comments