AİHM’in 10/9/2019 tarihli kararına (B. No: 70151/12) rağmen yeniden yargılaması yapılmayan başvurucu için AYM Adil Yargılanma Hakkı’nın ihlal edildiğine karar vererek ayrıca 20.000 ₺ manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir.
AYM'nin bugün yayımlanan kararındaki başvuru, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tek taraflı deklarasyon sonucunda verdiği kayıttan düşme kararına dayanılarak yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
Başvurucu, İNANÇ YAMAÇ (kapatılan) Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C) silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Başvurucu, mahkûmiyetle sonuçlanan davaya ilişkin olarak 22/8/2012 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurmuştur. Başvurucu; tutukluluk süresinin makul olmadığı, mahkûmiyet kararının soruşturma evresinde müdafi yardımı olmaksızın alınan ifadelerine dayandırıldığı, bağımsız ve tarafsız bir yargılama yapılmadığı, yargılamanın çok uzun sürdüğü ve yasal olarak faaliyet yürüttüğünü belirttiği bir dergide çalışmasının suç delili olarak kabul edildiği hususlarını şikâyet konusu yapmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti başvurucuya yargılamanın yeniden yapılmasını ve tüm maddi ve manevi zararların yanı sıra tüm masraf ve giderler karşılamak üzere 500 avro (beş yüz avro) ödemeyi teklif ederek tek taraflı deklarasyon sunmuştur. Ancak başvurucu bu deklarasyonu kabul etmediği halde Mahkeme Hükümet’in tek taraflı deklarasyonu başvurucunun maruz kaldığı ihlali sonuçlarını giderebilecek bir çözüm olduğunu kabul ederek Hükümet’in tek taraflı deklarasyonuna dayanarak başvuruyu kayıttan düşmüş ayrıca Hükümet’e kendi taahhüdüne uyma çağrısında bulunmuştur.
Ancak başvurucunun yeniden yargılanma talepleri yerel mahkemelerce kabul görmemiştir. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvuran başvurucu için AYM, başvurucunun yargılamasının yenilenmesi gerektiği gerekçesiyle Adil Yargılanma Hakkı’nın ihlal edildiğine karar vererek ayrıca 20.000 ₺ manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir (Karar için tıklayınız).
Bu karar AYM tarafından bugüm yayımlandı ancak ben bu kararın perde arkasında yatan AİHM kararındaki birkaç noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum:
Başvurucunun ilk başvurusunu (bugün yayımlanan değil başvurucunun AYM önünde daha önce yapmış olduğu ilk başvurusunu) AYM reddettiği halde Hükümet daha sonra AİHM önünde sulh yoluna gitmiştir.
Hükümet’in daha sonradan sulh yoluna gitmesinin özel nedeni AİHM içtihatlarını göz önüne bulundurarak bir ihlal kararı çıkacağını öngörmesidir. Yani Hükümet AYM kararını hatalı olduğunu bir bakıma kabul etmiştir.
Dostane Çözüm sonuçsuz kaldıktan sonra hükümet Tek Taraflı Deklarasyon hakkını kullanarak yeniden yargılama yapacağını ve toplam 500€ tazminata vereceğini taahhüt etmiş ve AİHM önündeki bu başvurunun kayıttan düşürülmesini talep etmiştir..
·Başvurucu ve avukatı bu deklarasyonu kabul etmediği halde AİHM, Hükümet’in taahhüdünün etkili bir çözüm olduğunu düşünerek Hükümet’in deklarasyonunu kabul etmiştir. Bence Mahkeme’nin kararı gayet makuldür. Mahkeme içtihatlarına baktığımızda; Adil Yargılanma Hakkı kapsamındaki başvurularda eğer 'yeniden yargılanma'' ihlalin sonuçlarını ortadan kaldıracaksa ‘Sözleşme'nin 6 §§ 1 ve 3 (c) maddesinin ihlal edildiğine ilişkin tespitin, başvuranların uğradıkları manevi zarar için yeterli adil tazmin teşkil ettiği kanaatinde’ olduğunu belirterek Mahkeme genel olarak pek tazminata hükmetmemektedir.
AİHM bu kararında yaşanan süreç, yani ihlal ile ilgili AİHM’in yerleşik içtihatlarının olması, sonrasında Hükümet’in hatasını kabul ederek tek taraflı deklarasyon ile çok az bir miktarda tazminat ödemeyi teklif etmesi ve yargılamayı yenilemesi FETÖ davaları için de uygun bir süreç bence.
Son olarak Mahkeme’den bir ihlal kararı çıksın ya da çıkmasın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri" kenar başlıklı 311. Maddesine çerçevesinde ‘Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya ceza hükmü aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi’ hallerinde 1 yıl içerisinde başvurulması durumunda yerel mahkeme yargılamayı yenilemek zorundadır.
Başvurucunun yeniden yargılanma taleplerini reddeden yerel mahkemenin hakimleri ile farklı kanunlar mı okuyoruz anlamıyorum ki. Eğer o hakimlerden biri bu yazımı okuyorsa bu bağlantıdan CMK’ya ulaşıp okuyabilirler 😊.
Comments