top of page

AİHM: MAHPUSLAR CEMAATLE CUMA NAMAZI KILABİLMELİ

Yazarın fotoğrafı: Kadir ÖztürkKadir Öztürk

Güncelleme tarihi: 10 Eyl 2022

Diyarbakır yüksek güvenlikli cezaevinde tutuklu olan başvuranın, cuma namazının kılınması ve kendisinin de katılması talebine izin vermemesi ile Mahkeme, 'düşünce, vicdan ve din özgürlüğü'nün ihlal edildiğine karar vermiştir. Dava ile ilgili Hükümetten ise ilginç bir savunma gelmiştir:


Hükümetin Savunması: İslam, özgürlüklerinden mahrum bırakılanları cemaatle kılınan Cuma namazlarına katılmaya zorlamaz.

Hükümetin Savunması: Başvuran o sırada birlikte tutulduğu diğer üç mahkumla birlikte kendi hücrelerinde Cuma namazı kılmış olabilir.

Karar özetinin Türkçe çevirisi hem pdf formatında hem de metin olarak aşağıdadır.

Mahkeme'nin Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından yayımlanmıştır. AİHM 195 (2022) 14,06.2022 Diyarbakır Cezaevi'ndeki tutuklunun cemaatle namaz kılma hakkı ihlal edildi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Abdullah Yalçın (No.2) - Türkiye (başvuru no. 34417/10) davasında bugün verilen kararında¹ , oybirliğiyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9. maddesinin (Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü) ihlal edildiğine karar vermiştir: https://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-217716.

Dava, Diyarbakır yüksek güvenlikli cezaevinin, başvuranın cuma namazının kılınması ve kendisinin de katılması talebine izin vermemesi ile ilgilidir.

Mahkeme, özellikle yetkililerin, söz konusu birbiri ile çatışan menfaatler, yani cezaevindeki güvenlik ve düzen ile başvuranın toplu ibadet özgürlüğü hakkı arasında adil bir denge kuramadığını tespit etmiştir. Özellikle, başvuru sahibinin yüksek riskli bir mahkûm olup olmadığını veya Cuma namazları için bir araya gelen mahkumların diğer faaliyetler için toplanmalarından daha fazla bir güvenlik riski oluşturup oluşturmayacağını belirlemek için vakanın bireysel bir değerlendirmesini gerçekleştirmemişler veya uygun eklenti ile ilgili başka herhangi bir düzenlemeyi araştırmamışlardır.

Bu davanın yasal bir özeti, Mahkemenin HUDOC (bağlantı) veritabanında mevcut olacaktır.

Temel Olgular

Başvuru sahibi Abdullah Yalçın, 1973 doğumlu, Diyarbakır'da (Türkiye) ikamet eden Türk vatandaşıdır. Mart 2010'da, yüksek güvenlikli bir hapishanede yasadışı bir örgüt olan Hizbullah'a üye olmaktan hüküm giymiş olan başvuran, toplu bir şekilde Cuma namazlarının kılınması ve dininin, İslam'ın gerektirdiği şekilde katılabilmesi için izin talep etmiştir.

Cezaevi yetkilileri, yüksek güvenlikli bir cezaevinde tutulduğu için, bir araya gelerek toplanmanın güvenlik riski nedeniyle ve cezaevinin binasında kullanılabilecek uygun bir oda olmadığı için bu talebi reddetti.

Başvuru sahibinin mahkemelerdeki tüm itirazları, nihayetinde Mayıs 2010 'da Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.

Şikayetler, Mahkeme Önündeki Usul ve Mahkeme’nin Oluşumu

Başvuru sahibi, 9. Madde (Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü) kapsamında özellikle cezaevi yetkililerinin cuma namazı için bir oda tahsis edebileceğini savunarak ayrıca mahkumların haftada bir kez cezaevinde belirlenmiş bir yerde spor yapmak için toplanabildiğine de işaret etmiştir.

Başvuru 24 Mayıs 2010 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılmıştır.

Karar, aşağıdaki şekilde yedi yargıçtan oluşan bir Daire tarafından verilmiştir: Jon Fridrik Kjølbro (Danimarka), Başkan, Carlo Ranzoni (Lihtenştayn), Egidijus Kăris (Litvanya), Pauliine Koskelo (Finlandiya), Jovan Ilievski (Kuzey Makedonya), Saadet Yüksel (Türkiye), Diana Sârcu (Moldova Cumhuriyeti) ve ayrıca Hasan Bakırcı, Bölüm Yazı İşleri Müdürü.

Mahkeme Kararı

İlk olarak, Mahkeme, Hükümet'in “birtakım alimlerin içtihatlarına” dayanarak, İslam'ın özgürlüklerinden mahrum bırakılanları cemaatle kılınan Cuma namazlarına katılmaya zorlamadığı yönündeki argümanına dikkat çekmiştir. Öte yandan, Mahkeme, başvuranın İslam'ın kurallarından biri olan Cuma namazlarına katılma isteğinin gerçek olduğuna dair şüphe uyandıracak bir şey olmadığını tespit etmiştir. Bu nedenle, ‘Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü’ başlıklı 9. Madde uyarınca başvurucu korunma hakkına sahipti.

Hükümet ayrıca, başvuranın o sırada birlikte tutulduğu diğer üç mahkumla birlikte kendi hücrelerinde Cuma namazı kılmış olabileceğini savunmuştur. Bununla birlikte, bu mahkumların gerçekten namaz kılıp kılmadıklarını belirlemek mümkün değildi bu nedenle Mahkeme bu argümanı reddetti.

Başvuru sahibinin şikâyeti, yetkililerin ayrı bir oda tahsis ederek cezaevinde gerekli düzenlemeleri yapmayı reddetmesine odaklanmıştır.

Bu reddin ilk nedeni, yüksek güvenlikli hapishanelerin daha katı bir kurallar dizisine sahip olmasıydı. Mahkeme, yetkililerin, başvuranın davasında, örneğin tehlikeli bir mahkûm olup olmadığını veya herhangi bir şekilde hapishane kurallarına uyup uymadığını belirlemek için bireyselleştirilmiş bir değerlendirme yapmadığını vurgulamıştır.

Yetkililer, davanın bireysel koşullarında, Cuma namazları için toplanan mahkumların, kültürel veya rehabilitasyon amacıyla toplanan mahkumlardan daha fazla bir güvenlik riski oluşturup oluşturmayacağını yeterince değerlendirmemişlerdir.

En önemlisi, yetkililer, başvuru sahibinin cezaevinde cuma namazı için uygun yerler ilgili başka herhangi bir düzenleme araştırmamıştır.

Bu nedenle Mahkeme, yetkililerin, söz konusu olan birbiri ile çatışan çıkarlar arasında, yani cezaevindeki güvenlik ve düzen ile başvuranın toplu ibadet özgürlüğü hakkı arasında adil bir denge kuramadığını düşünmektedir. Özellikle, başvuru sahibinin dinini toplumda başkalarıyla birlikte ortaya koyma özgürlüğünü garanti etmek için Sözleşmenin 9. Maddesi kapsamındaki görevlerine uygun olacak şekilde ilgili ve yeterli nedenler sunmamışlardır.

Sözleşmenin 9. maddesinin ihlal edildiği tespit edilmiştir.

Adil Tazmin (Madde 41) Başvuru sahibi adil tazmin talebinde bulunmamıştır ve Mahkeme bu nedenle böyle bir karar vermemiştir. Karar sadece İngilizce olarak mevcuttur.



Bu basın bülteni, Yazı İleri Müdürlüğü tarafından hazırlanmış bir belgedir. Mahkeme’yi bağlamaz. Mahkeme hakkında kararlar ve daha fazla bilgi www.echr.coe.int adresinde bulunabilir. Mahkemenin basın bültenlerini almak için lütfen buradan abone olun: www.echr.coe.int/RSS/en veya bizi Twitter @ ECHR_CEDH adresinden takip edin.

Basın iletişim bilgileri echrpress@echr.coe.int | tel.: +33 3 90 21 42 08 Gazetecilerin sorularını e - posta yoluyla göndermelerini öneririz. Tracey Turner - Tretz (tel.: + 33 3 88 41 35 30) Denis Lambert (tel.: + 33 3 90 21 41 09) İnci Ertekin (tel.: + 33 3 90 21 55 30) Neil Connolly (tel.: + 33 3 90 21 48 05) Jane Swift (tel.: + 33 3 88 41 29 04)



Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 1950 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlal edildiği iddiasıyla ilgilenmek üzere 1959 yılında Avrupa Konseyi üye ülkeleri tarafından Strazburg'da kurulmuştur.




Bu Çeviri Kadir Öztürk tarafından hukuktercume.com iş birliği ile hazırlanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni bağlamaz. Her hakkı saklıdır.


1. Sözleşmenin 43. ve 44. maddeleri uyarınca, bu Dairenin kararı kesin değildir. Yayımlanmasını takip eden üç aylık süre zarfında, herhangi bir taraf davanın Mahkemenin Büyük Dairesine havale edilmesini talep edebilir. Böyle bir talepte bulunulursa, beş yargıçtan oluşan bir kurul davanın daha fazla incelemeyi hak edip etmediğini değerlendirir. Bu durumda, Büyük Daire davayı inceleyecek ve nihai bir karar verecektir. Sevk talebi reddedilirse, Daire kararı o gün kesinleşecektir. Bir karar kesinleştiğinde, uygulanmasının denetlenmesi için Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine iletilir. Yürütme süreci hakkında daha fazla bilgiyi burada bulabilirsiniz: www.coe.int/t/dghl/monitoring/execution.




Kadir Öztürk

Legal Counsel to ECHR

T: +90 545 154 80 40

Yeşilova Mah. Yeşilova Sok. No:33/1 Çarşamba / Samsun - TÜRKİYE



Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Kadir Öztürk

+90 545 154 8040

Yeşilova Mah. Yeşilova Sok. No:33/1

Çarşamba / Samsun

TÜRKİYE

Adsız_tasarım__1___1_-removebg-preview.png
KÜÇÜK_LOGO-removebg-preview.png

 

Uluslararası alanda tecrübeli bir insan hakları hukukçusu olan Kadir Öztürk, baroya kayıtlı bir avukat değildir.

©2023 Kadir Öztürk

bottom of page