Hükümet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine sunduğu savunmalarında sürekli olarak 17/25 Aralık Soruşturmalarına atıf yaparak en başından beri var olduğunu iddia ettiği FETÖ/PDY'nin terör örgütü yüzünü bu tarihten itibaren ortaya çıkardığını savunmaktadır. Aşağıda başvurularımda kullandığım buna yönelik bir açıklama bulacaksınız. Bu açıklamayı AİHM başvurularında kullanabilirsiniz. Ancak bunu başvuru formunda değil Mahkeme İç Tüzüğünün 47 § 2 (b) Maddesi Kapsamındaki Ek Beyanlarınızda 'Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz İlkesinin İhlali (AİHS Md. 7)' şikayeti altına yazınız.
1. Devlet tarafından FETÖ/PDY lideri olduğu iddia olunan Fetullah Gülen daha önce ‘laik devlet yapısını değiştirmek ve yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyette bulunmak" suçlarından yargılanmıştı. Yargılamayı yapan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 5 Mayıs 2006 tarihli kararında Fetullah Gülen’in üzerine atılı suçtan beraatine karar vermiştir. Bu karar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 24 Haziran 2008 tarih ve 2008/9-82 K. 2008/181 sayılı kararı ile KESİN şekilde onanmıştır. [ÖNEMLİ: Mahkeme, Büyük Daire'ye sevk edilen Yalçınkaya v. Türkiye davasında bu konuda Hükümetten savunma istemiştir.]
2. Ancak 2008 tarihine ait bu beraat kararından çok kısa bir süre sonra, 17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde yolsuzlukla ilgili soruşturmalar kapsamında büyük bir tutuklama dalgası AKP'nin (2002'den beri iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi) yakın çevrelerini etkiledi. Bu kapsamda, üç bakanın oğulları, Halkbank isimli devlet bankasının Genel Müdürü S. A., üst düzey yetkililer ve İran doğumlu bir Türk vatandaşı olan R. Z. İsimli iş adamı dahil kamu yetkilileriyle yakın iş birliği içinde çalışan iş adamları, siyasi iktidarın en yakın çevrelerinden sayılan önemli isimler gözaltına alınmıştır. Hükümet, bu girişimin sorumluluğunu Fetullahçı yapılanmaya bağlı polis ve hâkimlere atfederek, soruşturmayı bir komplo ve yürütmeye karşı bir "yargısal darbe girişimi" olarak nitelendirmiştir. Bu olay, Fetullahçı yapılanmanın AKP ile ilk açık çatışmalarından biridir. Bu olaydan itibaren hükûmet, Fetullah Gülen'in örgütünü ilk olarak "paralel devlet yapılanması" ve daha sonra terör örgütü olarak adlandırmıştır.
3. AKP hükümetinin yıllarca her alanda desteklediği Fetullahçı yapılanma, devlet tarafından terör örgütü olarak nitelendirilmesinin altında yatan nedeni anlayabilmek için söz konusu 17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde yolsuzlukla ilgili soruşturmalar ve bu soruşturmalar sonrası yaşanan sürecin bilinmesi önem arz etmektedir. Bu süreç aşağıda açıklanmıştır:
4. Devletin müdahalesi sonucu söz konusu soruşturmada görev yapan savcı ile polisler soruşturmadan el çektirilmiş ve akabinde de göz altına alınan herkes serbest bırakılmıştır. Tahliye edildikten sonra hükümete yakın A Haber isimli televizyon kanalında bir programa çıkartılan iş adamı R. Z. , 'Türkiye'nin cari açığını kapatan adam' olarak lanse edilmiş ve kendisi bu programda hakkındaki tüm iddiaları inkâr etmiştir[1].
5. Ancak 17 – 25 Aralık 2013 tarihinde kendisine atfedilen yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ile ilgili iş adamı R. Z. 19 Mart 2016 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nde tekrar gözaltına alınmış ve orada hakkında yürütülen soruşturma da
2012'de dönemin ekonomi bakanı Z. Ç.’ye on milyonlarca dolar rüşvet verdiğini,
Zamanın Türkiye başbakanı ve şimdi cumhurbaşkanı olan R.T.E.’nin Halk Bank isimli devlet bankasını da kendi faaliyetlerine dahil etmesini bizzat emrettiğini
Aralık 2013'te tutuklandıktan sonra salıverilmesi için rüşvet ödediğini iddia etmiştir[2].
6. Daha önce hükümete yakın A Haber isimli televizyon kanalında bir programa çıkartılan ve 'Türkiye'nin cari açığını kapatan adam' olarak lanse edilen R. Z., devlet üst düzey yöneticilerine yönelik bu iddiaları sonrası, Türkiye’de suç örgütü lideri olarak kabul edilmiş ve ülkedeki tüm malvarlıklarına el konulmuştur[3].
7. R. Z.’nin itirafları sonrası 17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde yolsuzlukla ilgili soruşturmalar kapsamında gözaltına alınan Halkbank isimli devlet bankasının Genel Müdürü S. A.’nın yardımcısı H. A. da 2017 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde tutuklanmış ve hakkında yürütülen dava sonrası ‘kara para aklama’ suçundan mahkûm edilerek 32 ay hapis cezasına çarptırılmıştır [4].
8. 28 ay tutukluluğu sonrası 2019 yılı temmuz ayında tahliye edilen H. A., Türkiye’ye sınır dışı edildikten sonra Cumhurbaşkanı R.T.E’nin damadı ve zamanın Hazine ve Maliye Bakanı olan B. A. tarafından havalimanında karşılanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde ‘kara para aklama’ suçundan mahkûm edilen H. A., Türkiye’ye dönmesi sonrası Bakan B. A. tarafından Borsa İstanbul Genel Müdürlüğü görevine getirilerek ödüllendirilmiştir[5].
9. Bu süreç, aynı başvurucunun yaşadığı gibi, AKP iktidarının kendisine muhalif olanları suçlamak, kendi tarafında olan suçluları da aklamak amacıyla yargıyı ve bürokrasiyi nasıl kullandığını en iyi şekilde göstermektedir.
10. Söz konusu 17-25 Aralık 2013 tarihli operasyonlar sonrası, söz konusu Fetullahçı yapılanma, yürütme organı olan Milli Güvenlik Kurulu ile Bakanlar Kurulunun, sırasıyla 26 Mayıs 2016 ve 30 Mayıs 2016 tarihlerindeki kararıyla terör örgütü olarak ilan edilmiştir. Ancak, bu yapılanmaya terör örgütü olarak isnat edilebilecek ilk ve tek eylem ise 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimidir.
[1] https://www.cumhuriyet.com.tr/video/riza-sarraf-reza-zarrab-a-haberde-boyle-aklanmisti-876603 [2] https://www.nytimes.com/2017/12/04/world/europe/zarrab-turkey-iran.html [3] https://www.posta.com.tr/gundem/reza-zarrabin-mallarina-el-konuldu-1358464 [4] https://www.nytimes.com/2018/01/03/world/europe/turkey-iran-sanctions-trial.html [5] https://www.ft.com/content/31e25da8-f442-11e9-a79c-bc9acae3b654
Son olarak Hükümet savunmalarında sürekli olarak AHaber'in FETÖ/PDY aleyhine olan haberlerini kaynak göstermiştir. Ben ise en azından uluslararası saygınlığı olan New York Times ve Financial Times gibi gazeteleri kaynak gösterdim.
Comments