Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (Mahkeme) İç Tüzüğü’nde yeni yapılan bir değişiklik ülkemizde on binlerce başvurusunu doğrudan ilgilendirebilecektir. 25 Ağustos 2022 günü Mahkeme Başkanı’nın talimatı ile düzenlenen ve 3 Kasım 2022 tarihi ile yürürlüğe giren bu yeni prosedür ile ilgili ayrıca bir de ‘Kitlesel Bir Akın Durumunda Başvuruların Ele Alınmasına Dair Uygulama Talimatı’ da yayımlanmıştır. Bu uygulama talimatının #Türkçe çevirisini yaptım (Çeviri için buraya tıklayınız).
Hayatımıza yeni giren bu uygulamanın amacı ‘bir Taraf Devlette çok sayıda kişiyi etkileyen çeşitli yapısal veya sistemik sorunlardan veya belirli olgusal gelişmelerden kaynaklanan kitlesel bir başvuru akını’nın daha hızlı, adil ve etkili şekilde ele alınmasıdır. Her ne kadar Uygulama Talimatı’nda açıkça belirtilmese de bu taraf ülkenin #Türkiye olduğunu hepimiz biliyoruz. #Mahkeme, aslında, darbe teşebbüsü sonrasında tutuklamalar ile ilgili karar verdiği ilk dava olan (Turan ve Diğerleri/Türkiye Davası; Başvuru no. 75805/16 ve diğer 426 başvuru) davasında böyle bir uygulamanın gerekliliğinin sinyalini vermişti (İlgili yazım için tıklayınız). Kararın ilgili kısmını şu şekildedir:
‘98. Mahkeme yukarıda, başvuranların tutukluluklarının kanunla öngörülmediğini ve bu durumun hukukun üstünlüğü temel ilkesine ve 5. maddenin her bireyi keyfilikten koruma amacına aykırı olduğunu tespit etmiştir. 5. madde kapsamında sağlanan korumanın özüne inen ve Sözleşme ile güvence altına alınan çekirdek haklardan birinin ihlaline yol açan bu tespitin önemi ve etkileri ile Mahkemenin sınırlı kaynakları üzerinde ciddi bir baskı oluşturan Türkiye’de darbe teşebbüsü sonrasında tutuklamalar hakkında benzer binlerce başvurunun bekleyen dava listesinde birikmesi göz önüne alındığında Mahkeme, yargı politikası gereği, bu zorlayıcı koşullarda her bir başvuran tarafından 5. madde kapsamında ileri sürülen her bir şikâyetin kabul edilebilirliği ve esasına ilişkin ayrı bir değerlendirme yapmaktan vazgeçmenin makul olduğu kanaatindedir. Ayrıca Mahkeme bu bağlamda her bir başvuran tarafından öne sürülen geri kalan şikâyetlerin bireysel olarak incelenmesinin başvuranlara uygun bir fayda veya içtihadın gelişimine katkı sağlamadan söz konusu davaların işlenmesini önemli ölçüde geciktireceğine dikkat çekmektedir. Mahkeme ayrıca bu şikâyetler ile ortaya konulan hukuki konuların çoğunlukla daha önceden ele aldığını not etmektedir. Mahkeme bu istisnai bağlamda, sürekli artan başvuru akışının tehdidi altında olan Sözleşme sisteminin uzun vadeli etkinliğini sağlamaya yönelik ağır basan çıkarların güdümünde hareket ederek (…) başvuranların 5. madde kapsamındaki geriye kalan şikâyetlerini incelememeye karar vermiştir.’
Bu karardan da anlaşılacağı üzere aynı mahiyette çok sayıda başvuru ile karşı karşıya kalan Mahkeme, özellikle kaynaklarının sınırlı olduğundan ve bu davaların ele alınmasının çok uzun süreceğinden bahsetmiştir. Sonunda da bu sorunu çözüme kavuşturmak için söz konusu uygulama talimatını devreye sokmaya kara verdiler.
Uygulamanın Getirdikleri
Çok sayıda benzer başvurunun yapılması durumunda, Yazı İşleri Müdürü, ilgili başvuruların nasıl ele alınacağına ilişkin bir veya daha fazla öncü davada hukuki bir birim (Komisyon, Daire, Büyük Daire) tarafından bir karar verilene kadar bu başvuruların bir kısmının veya tamamının kaydedilmesinin geçici olarak askıya alınmasına karar verebilir. Karıştırmayınız, ‘pilot karar’ değil, öncü karardan bahsediyor. Büyük Daire’ye havale edilen ve 18 Ocak 2023 günü duruşması yapılacak olan Yalçınkaya v. Türkiye (Başvuru no. 15669/20) davası öncü bir dava oluşturacaktır.
Ülkemizde de #AYM, buna örnek sayılabilecek bir karar vermişti. (Nevriye Kuruç (B. No: 2021/58970) başvurusunda AYM, ‘makul sürede yargılanma hakkı’nın ihlal edildiğine karar vermiş, ayrıca ‘ihlalin yapısal sorundan kaynaklandığını’ belirterek ‘yapısal sorunun çözümü için keyfiyetin Türkiye Büyük Millet Meclisine BİLDİRİLMESİNE ve aynı mahiyetteki başvuruların incelenmesinin DÖRT AY SÜREYLE ERTELENMESİNE’ karar vermiştir.
AİHM’in Uygulama Talimatı, AYM’nin bu kararından farklıdır. Bir pilot karara istinaden ya da bir öncü karar alınmak üzere, yapısal sorunlardan kaynaklanan aynı mahiyetteki başvuruların askıya alınabildiğinin ülkemizde de yaşandığını anlatmak istedim.
Bu uygulama halihazırda Mahkeme önünde kaydedilmiş başvurular için geçerli değildir, başvuru tarihi 03/11/2022 ve sonrası olan başvurular için geçerlidir.
Mahkeme, başvuruculara doğrudan bildirmek yerine bu uygulamasını basın bülteni aracılığıyla duyurabilir. Bu noktada Mahkeme’nin basın bültenlerini takip etmek gerekir. Ben zaten Mahkeme’nin kararlarını ve basın bültenlerini sürekli takip ettiğim için bu yöndeki bilgilendirmeyi yaparım.
Mahkeme’nin bu uygulamayı devreye sokması durumunda, Mahkeme askıya alınan başvuruların ulusal düzeyde koordine kurularak tekrar sunulmasını talep edebilir. Bu nedenle AYM Başvuru Formu ve AYM kararı gibi UYAP’tan erişemeyeceğiniz belgelerin bir suretini mutlaka muhafaza edin. Çünkü yeniden sanki daha önce hiç başvuru yapılmamış gibi bir başvuru yapmak durumunda kalabilirsiniz.
Bir başvurunun belirtildiği şekilde yeniden yapılmaması, başvurunun Mahkeme tarafından incelenmemesine neden olabilecektir.
Uygulamanın Sağlayacağı Faydalar
Yalçınkaya v. Türkiye (Başvuru no. 15669/20) davasının Büyük Daire’ye havale edilmesi ile ilgile 7 Mayıs 2022 tarihli yazımda başvurunun Büyük Daire’ye havale edilmesinin iyi bir gelişme olduğundan bahsetmiştim. Çünkü Büyük Daire’nin kesin karar alması ile birlikte ve Mahkeme’nin benzer yönde içtihatlarının da temelleşmesi ile artık komiteler daha kısa sürede karar alabileceklerdi. Dikkat ettiyseniz darbe girişimi sonrası yaşanan tutukluluk başvuruları ile ilgili ilk Daire kararı olan Turan ve Diğerleri/Türkiye davası kesinleştikten yalnızca iki ay sonra benzer şikayetler hakkında komite karar vermiştir. Böylelikle dava süreci kısaltılmıştır.
FETÖ yargılamalarında her bir davanın mahiyeti, içeriği ve yargılama süreci birbirinden farklı. Dolayısıyla yerleşmiş bir içtihadın oluşması biraz zaman alabilir. Tek bir kararın tüm FETÖ yargılamaları için öncü karar olması mümkün değil, birden fazla karar alınması bu davaların komite önünde daha hızlı ele alınmasını sağlayabilir. Yine de ben bu davaların AİHM önünde değil de kurulacak yeni bir komisyon ile ülkemizde son bulacağını düşünüyorum.
Comments