top of page

TUTUKLULUĞU İÇİN TAZMİNAT DAVASI AÇANLARIN DİKKATİNE

Yazarın fotoğrafı: Kadir ÖztürkKadir Öztürk

Güncelleme tarihi: 20 May 2023

Hepinizin bildiği gibi AİHM, Akgün v. Turkey ( no. 19699/18) ve Taner Kılıç (no. 2) v. Turkey kararlarında Bylock iddiası nedeniyle tutuklanan başvurucunun hukuksuz bir şekilde tutuklandığını kabul ederek tazminata hükmetmiştir. Bu davalarda hükümetin en büyük itirazlarından biri başvurucuların CMK'nın 141 § 1 maddesinde öngörülen iç hukuk yolunu tüketmediği iddiasıydı.


CMK'nın 141 § 1 maddesinin ilgili bölümü şu şekildedir:

<< a. Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen, (...) d. Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen (...) » kimseler ağır ceza mahkemesi nezdinde tazminat davası açabilmektedir.>>


Anayasa Mahkemesi'ne tutukluluk ile ilgili yapılan tüm başvurular, başvuranların 'CMK md. 141'de öngörülen tazminat davası açma yolunu kullanmamaları' nedeniyle KABUL EDİLEMEZ bulunmuştur. Ancak, Anayasa Mahkemesi, tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin başvurularda bu şekilde ortaya koyduğu yaklaşımını sonradan kısmen değiştirmiştir. Mahkeme artık, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmemiş veya hükümlü hâle gelmemiş ise 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olmadığı yönünde karar vermektedir.


Bununla birlikte Türk Hükümeti, Özgürlük ve Güvenlik Hakkı'nın ihlali edildiğine yönelik şikayetler ile ilgili AİHM'e yapılan başvurular kapsamında sunmuş olduğu görüşlerinde hala CMK md. 141'in tüketilmesi gereken bir kanun yolu olduğunu savunmaktadır. Hükümetin bu iddiaları AYM'nin kararları doğrultusunda geçersizdir. Avukatlar ya da başvurucular Hükümetin görüşlerine bu yönde itiraz edebilirler.


Bundan başka Hükümet, CMK 141 kapsamında tazminat davası açanların başvurularını ise 'artık ayrı bir kanun yolunu izlemeleri ve o yolu henüz tamamlamamaları nedeniyle' TAMAMEN KABUL EDİLEMEZ bulunması gerektiğini belirtmiştir.


Hükümetin bu konudaki savunması aşağıdadır:


A.1. Mağdur Statüsünün Olmaması

Hükümet, Tablo 11 'de belirtilen xxx numaralı başvuruların, Mahkeme önünde yönelttikleri bazı şikayetlerle ilgili olarak ağır ceza mahkemelerinde tazminat davası açtığını hatırlatmak ister.

238. Hükümet, başvuru sahiplerinin bazılarının Sözleşmenin 34. Maddesi uyarınca özgürlük ve güvenlik hakkının ihlalinin bir mağduru olarak kabul edilemeyeceği görüşündedir. Sözleşme'nin 34. maddesine göre, bireysel başvuru ancak mevcut ve kişisel hakkı, bir ihlale yol açtığı iddia edilen bir süreç, eylem veya ihmalden doğrudan etkilenen kişiler tarafından yapılabilir.


239. Bir başvuranın iddia edilen ihlalin mağduru olduğunu iddia edip edemeyeceği sorusu, Mahkeme önündeki yargılamanın tüm aşamalarında ilgilidir (bkz. Scordino / İtalya (no. 1) [GC],no.36813/97, § 179, 29 Mart 2006; Rooman - Belçika [GC], no. 18052, §§ 128-133, 31Ocak 2019). Bu bağlamda, başvuran yargılama süreci boyunca mağdur statüsünü haklı gösterebilmelidir (bkz. Burdov / Rusya, 59498/00, § 30 7 Mayıs 2002; Centro Europa 7 S.r.l. ve Di Stefano - İtalya [GC], no.38433, § 80, 7 Haziran 2012).


240. Hükümet, Tablo 11 'de belirtilen 36939/18, 40525/18, 42866/18, 3770/19, 4105/19, 4405/19 ve 5713/19 sayılı başvuruların, Mahkeme önünde yönelttikleri bazı şikayetlerle ilgili olarak ağır ceza mahkemelerinde tazminat davası açtığını hatırlatmak ister.


Hükümet, 4405/19 sayılı başvuru ile açılan tazminat talebinin ağır ceza mahkemesi tarafından kabul edildiğine dikkat çekmektedir. Karar, Yargıtay tarafından onanırsa, maddi ve manevi tazminatın yanı sıra maliyetler konusunda da bir tazminat almaya hak kazanacaktır.


Buna ek olarak, Hükümet, tazminat talepleri ağır ceza mahkemeleri tarafından reddedilmiş olsa bile, bölgesel istinaf mahkemelerinin başvuru sahiplerine maddi ve manevi tazminat miktarları vereceğini belirtmek ister.


Mahkeme huzuruna yaptığı şikâyetlerle ilgili tazminat davası kapsamında kendisine tazminat ödendiği göz önüne alındığında, bu başvuranın mağdur statüsünde olduğu söylenemez. Bu nedenle, Hükümet Mahkeme'yi bu başvuruları kabul edilemez ilan etmeye davet etmektedir.


241. Dahası, Hükümet, Tablo 11'de gösterilen Mahkeme’ye yaptıkları şikayetlerin bir kısmı ile ilgili olarak ağır ceza mahkemesi önünde tazminat davası açan 36939/18, 40525/18, 42866/18, 3770/19, 4105/19 ve 4405/19 numaralı başvuruların, bu tazminat işlemlerinin lehlerine karar verilmesi durumunda maddi ve manevi tazminat alacakları gerçeğini bildirmeyi gerekli görmektedir.


242. Ayrıca, Hükümet, tazminat talepleri reddedilen başvuru sahiplerinin Anayasa Mahkemesine başvurmaya uygun olacaklarına dikkat çekmektedir. Tablo 11'deki tazminat davalarının hala beklemede olduğu göz önüne alındığında, Hükümet, Mahkemenin ikincil rolü nedeniyle ilgili başvuru sahiplerinin mağdur statüsüne sahip olmadığı görüşündedir. Bu nedenle, Hükümet, Mahkemeyi, şikayetleriyle ilgili mağdur statüsüne sahip olmadıkları için Tablo 11'de gösterilen başvuruları kabul edilemez ilan etmeye davet etmektedir.


Sonuç olarak, yukarıda belirtilen gözlemler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, tüm başvuru sahipleri Sözleşmenin 5. Maddesinin ihlalinin bir mağduru olarak kabul edilemez. Buna göre, Hükümet, tüm başvuru sahiplerinin Sözleşmede korunan herhangi bir hakkın mağduru olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, bu başvuruların Sözleşmenin 34 ve 35. Maddeleri uyarınca reddedilmesi gerektiği görüşündedir.



Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


Kadir Öztürk

+90 545 154 8040

Yeşilova Mah. Yeşilova Sok. No:33/1

Çarşamba / Samsun

TÜRKİYE

Adsız_tasarım__1___1_-removebg-preview.png
KÜÇÜK_LOGO-removebg-preview.png

 

Uluslararası alanda tecrübeli bir insan hakları hukukçusu olan Kadir Öztürk, baroya kayıtlı bir avukat değildir.

©2023 Kadir Öztürk

bottom of page