

BYLOCK
Akgün v. Türkiye
(Başvuru no. 19699/18
‘…Mahkeme burada, ilke olarak, yalnızca şifreli bir iletişim aracını indirmenin veya kullanmanın veya iletilen mesajların özel mahiyetini korumak için farklı bir koruma yoluna başvurma durumunun kendi başına, yasa dışı veya suç teşkil eden bir faaliyet olduğuna dair objektif bir gözlemciyi ikna etmek için bir unsur oluşturamayacağını vurgulamak istemektedir. Aslında, şifreli bir iletişim aracının kullanımı, ancak kullanıcısının bir suç örgütüne üye olduğundan şüphelenmek için makul bir nedenin olduğuna ikna edebilecek nitelikteki, örneğin iletilen mesajların içeriği veya değiş tokuş edildikleri bağlam gibi, kullanımıyla ilgili diğer unsurlar tarafından desteklendiğinde objektif bir gözlemciyi, kullanıcısının bir suç örgütüne üye olduğundan şüphelenmek için makul bir nedenin olduğuna ikna edebilecek kanıtlar hakkında konuşmak mümkündür (§173).’
Emsal karar için buraya tıklayınız.


HARUN EVREN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/17037§37)
ByLock kullanıcısı olmanın suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, başvurucunun bu delilin aksi yönde ileri sürdüğü hususlarla ilgili araştırma yapılmamış, delil toplatma talepleri reddedilmiştir. Halbuki başvurucunun toplatılmasını talep ettiği deliller ancak mahkeme yardımıyla elde edilebilecek niteliktedir. Dolayısıyla başvurucuya kendisinin elde etme olanağı bulunmayan delillerin aksini ortaya koyma hususunda makul imkânlar sunulmamıştır. Sonuç olarak başvurucu, usule ilişkin imkânlar noktasında iddia makamına nazaran dezavantajlı bir konuma düşürülmüş; yargılamada silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ihlal edilmiştir.
Emsal karar için tıklayınız.
Taner Kılıç (no. 2) v. Türkiye
(Başvuru no. 208/18)
ByLock mesajlaşma uygulamasının iddia edilen kullanımına ilişkin olarak Mahkeme, Akgün davasında (yukarıda anılan karar, §§ 167-181) vardığı, ilke olarak, yalnızca şifreli bir iletişim aracı indirmenin veya kullanmanın veya herhangi bir mesaj alışverişinin özel mahiyetini koruma biçimine başvurmanın, tek başına, objektif bir gözlemciyi yasadışı veya suç teşkil eden bir faaliyet söz konusu olduğuna ikna edebilecek bir unsur teşkil edemeyeceği, sonucuna atıfta bulunur. Bu karardan esasen, yalnızca şifreli bir iletişim aracının kullanımının, alınıp gönderilen mesajların içeriği veya bunların alınma ve gönderilme bağlamı gibi ilgili diğer unsurlar tarafından desteklenmesi durumunda, ancak objektif bir gözlemciyi kullanıcısının suç örgütü üyesi olduğundan şüphelenmek için makul bir nedenin varlığına ikna edebilecek kanıtlardan bahsedebileceğimiz sonucu çıkmaktadır (Akgün, yukarıda anılan, § 173) (106)
Emsal karar için buraya tıklayınız.
